Enflamasyon ilk olarak Aulus Cornelius Celsus’un eserinde ağrı (dolor), sıcaklık (calor), kızarıklık (rubor) ve şişme (tumor) olmak üzere dört semptomla tanımlanmıştır. 1871 yılında ise Rudolf Virchow tarafından beşinci semptom olarak fonksiyon kaybı (funstio laesa) terimi eklenmiştir. Enflamasyon ve kanser arasındaki ilişkiyi de ilk tanımlayan yine 19. yüzyılda Rudolf Virchow olmuştur ve tümörlerde gözlemlediği lökositler aracılığıyla ilişki kurmuştur. Çeşitli çevresel ve fizyolojik uyaranlara karşı vücudumuzun verdiği bağışıklık yanıtına enflamasyon denilmektedir. Enflamasyon temelde akut enflamasyon ve kronik enflamasyon olarak ikiye ayrılmaktadır. Akut enflamasyon ani ve kısa süreli ortaya çıkmakta ve zararlı bir etkisi olmayıp terapötik etkileri bulunmaktadır. Kronik enflamasyon ise uzun süreli olduğu için zararlı etkileri olabilmekte ve tümör oluşumuna etki edebilmektedir. Özellikle kronik enflamasyon kanser, otoimmün hastalıklar, diyabet, kardiyovasküler hastalıklar ve akciğer hastalıkları gibi pek çok hastalığa öncülük etmektedir.
Mersin Üniversitesi – Tıbbi Biyoloji Yüksek Lisans Öğrencisi