Transkriptomik sayesinde yeni nesil dizileme yoluyla belirli fizyolojik ve patolojik durumlarda ifade edilen genlerin incelenmesi ile hücresel fenotiplerini oldukça ayrıntılı düzeyde anlatımına ulaşabilmekteyiz. Çekirdek genomu, organizmanın hayatı boyunca stabil durumdadır. Mutasyonlar, DNA replikasyonunda ortaya çıkan veya atlanan hatalar yoluyla ve iyonlaştırıcı radyasyon gibi mutajenlere maruz kalma yoluyla oluşmaktadır. Fakat genel boyutu ve bileşimi statik durumdadır. Bu bilgilerin aksine transkriptom ise son derece değişkendir. Hücreler ait olduğu organdan, her hücre döngüsü evresinden, ilaç, hastalık durumları ve daha fazlasından etkilenmekte olan farklı gen kümelerini ifade etmektedir. Transkriptomik, genel bir ifade ile gen ifadesinin molekül biyolojisi olarak nitelendirilmektedir. Transkriptomik, mikrodizi (mikroarray) teknolojisinden yararlanmaktadır buradaki amaç; sekans seviyesindeki farklılıkları araştırmak veya ilgili spesifik RNA izoformunu doğrulamaktır. Karşılaştırmalı analizlerde, ekson mikrodizileri ve RNA-seq verileri arasında oldukça uyum bulunmaktadır. Bu sebeple, bu iki tamamlayıcı strateji derinlemesine olarak transkriptomik çalışmalarda kullanılmaktadır.
Derleme Yazısıdır.
Bartın Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik 3. sınıf öğrencisiyim.
İlgi alanlarım; CRISPR, Kök hücre, Kanser biyolojisi ve Nadir hastalıklardır.