1. 18-19 Mayıs 2024 tarihlerinde gerçekleştireceğimiz Bioinfocongres VI kongresine kayıt için tıklayınız.

2. 28 – 29 Ekim 2023 tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz Bioinfocongress V kongresi için tıklayınız.

3. 17 Mayıs 2023 tarihinde yayımlanan BioinfoCodesJournal Dergisi (ENG) 1. Sayısı için tıklayınız.

4. 18 Mart 2023 tarihinde yayımlanan Bioinfojournal Dergisi 6. Sayısı  için tıklayınız.

5. Bioinforange platformu ekip üyeliği başvurusu için lütfen tıklayınız.

6. Bilim paylaşımı adına destek ve işbirlikleri için iletişime geçebilirsiniz.

CD4+ T hücreleri olarak sınıflandırılan T yardımcı (Th) hücreleri, adaptif bağışıklıkta hem sitokin salınımı hem de B ve sitotoksik T (CD8+) hücrelerinin aktivasyonunu sağlayan immün sistemin anahtar düzenleyicilerinden biridir. Th17 hücrelerinin, salgıladıkları interlökin-17 (IL-17) aracılığıyla otoimmün hastalıklarla ilişkisini ortaya koyan çalışmalar olsa da, doku enflamasyonunda majör indükleyicinin granülosit-makrofaj koloni uyarıcı faktör (GM-CSF) üreten T hücreleri (ThGM) olduğunu öne süren araştırmalar da bulunmaktadır. Elde edilen veriler, Th17 hücrelerinin doku homeostazı ve otoimmünitedeki rolleri ile ilgili net bir perspektif sunmamaktadır.

Alexandra ve arkadaşları, kader haritalama (fate-mapping) çalışmaları ile 84.124 adet doku Th17 hücresini profillemek, homeostaz ile merkezi sinir sistemi (CNS) otoimmünitesi sırasındaki heterojenliğini, plastisitesini ve göçünü karakterize etmek için tek hücreli RNA (scRNA-seq) ve T hücre reseptörü (TCR-seq) dizilemesini gerçekleştirmiştir. Deneyde, Th17 hücrelerinin hem dokuya özgü imzalar hem de doku içi heterojenlik sergilediği saptanmıştır; bununla birlikte, ensefalomiyelit (EAE) indüklenmesi üzerine, spesifik olarak CNS’ye göç eden ikinci bir patojenik Th17 hücre popülasyonuna (GM-CSF+ interferon (IFN)-ɣ+ CXCR6+) yol açan kök- benzeri (stem-like) bir bağırsak TCF1+ SLAMF6+ (sinyal veren lenfositik aktivasyon molekülü) IL-17+ popülasyonu keşfedilmiştir. Çalışma, kök benzeri bağırsak Th17 hücrelerinin patojenik Th17 hücrelerine geçişini (transisyon) tanımlamakta ve EAE sırasında IL-17+ ile GM-CSF+ IFN-ɣ+ patojenik T hücreleri arasındaki çelişkiyi açıklamaktadır.

Homeostatik SLAMF6+ hücre popülasyonu, tümörlerde ve LCMV (lenfositik kariomenenjit virüsü) enfeksiyonları sırasında SLAMF6+ hücrelerinin TCF, CXCR5, SLAMF6, CCR7 ve Sell‘i yüksek oranda eksprese etmesi ve çoklu lenfoid organlarda bulunması bakımından daha önce tarif edilen kök-benzeri CD8+ T hücrelerine çok sayıda paralellik göstermektedir; ayrıca kök- benzeri CD8+ T hücreleri, kendi kendini yenileme, efektör hücrelere ve son derece tükenmiş CD8+ T hücrelerine farklılaşma yetenekleri ile karakterize edilmektedir. Buna benzer şekilde, kök- benzeri SLAMF6+ popülasyonunun patojenik CXCR6+ Th17 hücrelerine yol açabileceğini bulmuşlardır. Bu nedenle araştırmacılar, CD4+ T hücresi tarafından kontrol edilen otoimmün hastalıklarda, kök-benzeri SLAMF6+ hücrelerinin, doku enflamasyonunda rol oynayan ve daha da güçlendiren çok sayıda patojenik T hücresinin üretimi için dokuda yaşayan bir rezervuar görevi gördüğünü tahmin etmektedir. Kısaca, bağırsakta homeostatik etkiler uygulayan Th17 hücreleri, deneysel otoimmün ensefalomiyelitte patojenik Th17 hücrelerinin farklılaşabileceği ve nöroinflamatuar patolojiye katkıda bulunabileceği bir rezervuar oluşturmaktadır.

Son çalışmalar, bağırsak mikrobiyotasının bağırsak dışı otoimmün hastalıklarının gelişiminde kritik bir rolünün altını çizmiştir ve bağırsak mikroorganizmaları tarafından bağırsak Th17 hücrelerinin uyarılması mekanizma olarak öne sürülmüştür. Bu çalışma özellikle bağırsak dokularına odaklandığından dolayı, SLAMF6+ hücrelerinin diğer mukozal bölgelere (akciğerlere) veya konakçı mikrobiyotasının onları koruyabileceği diğer dokulara göç etme olasılığını göz ardı etmemek gerekir. Çalışmada, IL-17 programının azalarak düzenlenmesi ve patojenik bir GM-CSF ve IFN-ɣ programının artarak düzenlenmesi ile birlikte SLAMF6+‘nın CXCR6+ hücrelerine dönüşme yeteneği keşfedilmiştir.  Bu nedenle de sonuçlar bize, IL-17 üreten T hücrelerinin, GM-CSF ve IFN-ɣ üreten T hücrelerinin progenitörleri (kök veya öncül hücre) olduğunu ve her ikisinin de sırayla otoimmün hastalığın gelişmesinde rol oynadığı bir modelde iki efektör T hücre popülasyonu ile doğrudan ilişkili olduğunu göstermektedir.

Sonuç olarak çalışma, çeşitli otoimmün şartlarında uygulanabilecek mekanik bir kavrama sağlamaktadır ve kök-benzeri bağırsak Th17 popülasyonunu ve IL-23R sinyallemesini hedeflemek, birçok insan otoimmün koşulunda gözlenen kroniklik ve nüksetme durumunda daha iyi bir terapötik kontrole izin verebilmektedir.     

Yazar: İrem Yıldırım

Editör: Şehnaz Melisa Acar

Referans: Schnell, A., Huang, L., Singer, M., Singaraju, A., Barilla, R. M., Regan, B. M. L., Bollhagen, A., Thakore, P. I., Dionne, D., Delorey, T. M., Pawlak, M., Meyer zu Horste, G., Rozenblatt-Rosen, O., Irizarry, R. A., Regev, A., & Kuchroo, V. K. (2021). Stem-like intestinal Th17 cells give rise to pathogenic effector T cells during autoimmunity. Cell, 184(26), 6281-6298.e23. https://doi.org/10.1016/j.cell.2021.11.018  

-Bioinforange Bilimsel Haber Servisi-

Haber Yazıları, 20> Etki Faktörlü Q1 dergilerinde yayınlanan (listesi için tıklayınız)

bilimsel araştırmaların ekip arkadaşlarımız tarafından incelenip derlenmesi ile hazırlanmaktadır.

error: Her hakkı saklıdır, Bioinforange. İçerik talebi için Bioinforange Discord: https://discord.gg/E59J8z3

Bilim Paylaştıkça Güzel.

Bilim Paylaştıkça İlerler. #bilimlekalalım