Mide kanseri, kansere bağlı gelişen ölüm oranlarında dünya genelinde üst sıralarda yer alması ile araştırmacılar tarafından çokça odaklanılmış bir kanser türüdür. İnsan epidermal büyüme faktörü reseptörü 2 (HER2 veya ERBB2), midede yaşanan amplifikasyon veya aşırı ekspresyon vakalarının belirli bir oranında ortaya çıkmaktadır. Bu reseptöre bağlı olan tümörlerin tedavi sürecinde, anti-HER2 antikoru olan trastuzumab (Herceptin) ve kemoterapi ile kombinasyonu zamanla hastalar için standart tedavi haline gelmiştir.
Kemoterapi sürecine, programlanmış hücre ölümü proteini 1 (PD-1) antikoru olan pembrolizumabın (Keytruda) eklenmesi, ileri seviyedeki HER2-negatif gastrik kanserde ve HER2–pozitif mide kanseri aktivitesi hastalıkta pozitif tedavi yönü gösterdiğinden, pembrolizumab kullanımının tedavi sürecinde önemi artmıştır. Janjigian ve arkadaşları bu çalışmada faz III KEYNOTE-811 çalışma protokolünün sonucunda trastuzumab ile uygulanan kemoterapide pembrolizumab eklenmesinin tümör boyutunu belirgin şekilde azalttığını ve ek olarak tedavi sürecinde pozitif yanıt oranını büyük oranda etkilediğini göstermiştir.
Araştırmacıların yürüttüğü protokol sonuçları HER2 pozitif mide ya da mide-yemek borusu birleşimi olan adenokarsinom kanseri için ilk basamak tedavi olarak kemoterapi ile karşılaştırıldığında, kemoterapi aracılığı ile daha iyi iyileşme sonuçları için tedaviye pembrolizumab eklenmesinin KEYNOTE-811 üzerinde fazlaca etkisinin olduğunu ortaya koymuşlardır. Ayrıca, pembrolizumab grubundaki tepkilerin daha dayanıklı olduğunun görülmesi, pembrolizumab ile trastuzumab kullanımında ve kemoterapinin uygulanma yolunun belirlenmesinde katkı sağlamıştır. Bu bulgulara dayanarak; lokal olarak ilerlemiş veya metastatik pozitif gastrik ve gastro-özofageal adenokarsinom kanseri için öncelikli tedavi seçeneği olarak belirtilen pembrolizumab kullanımı KEYNOTE-811 aracılığı ile desteklenmiştir.
Ek olarak; çeşitli faz III KEYNOTE-811 çalışmalarıyla, HER2 negatif ileri gastrik veya gastro-özofageal kanserli hastalarda tedavi sürecindeki birinci basamak olan kemoterapiye PD-1 inhibitörlerinin eklenmesi de incelenmiştir. Bu çalışmalarda, kombinasyon gruplarındaki pozitif yanıt oranı %49 ile %60 arasında değişmekte olup, bir PD-1 inhibitörü eklenerek yaklaşık %10 ile %15 oranında bir iyileşme gözlemlenmiştir. KEYNOTE-811’de trastuzumab ve kemoterapiye pembrolizumab eklendikten sonraki gözlemlerde pozitif yanıt oranının %74,4’e ulaşması, trastuzumab ve kemoterapiye karşı %22,7’lik bir iyileşmeyi temsil ederek, HER2 ve PD-1 inhibisyonu arasında bir ilişki kurulabileceğine dair mevcut klinik verileri doğrulamaktadır.KEYNOTE-811’in bu umut verici bulguları, pembrolizumab, trastuzumab ve kemoterapi kombinasyonunun, HER2 pozitif gastrik veya gastro-özofageal adenokarsinomu için öncelikli bir tedavi seçeneği olabileceğini göstermektedir. Gelecekte, devam edecek çalışmalar ile HER2 pozitif özofagus veya mide kanseri olan hastalar için temel tedavi yolu olarak pembrolizumab ile kombine olan trastuzumabın rolünün daha ayrıntılı bir şekilde ortaya konulabileceği öngörülmektedir.
Yazar: İrem Doğruoğlu
Editör: Elif Duymaz
Referans: Janjigian, Y.Y., Kawazoe, A., Yañez, P. et al. The KEYNOTE-811 trial of dual PD-1 and HER2 blockade in HER2-positive gastric cancer. Nature 600, 727–730 (2021). https://doi.org/10.1038/s41586-021-04161-3.
-Bioinforange Bilimsel Haber Servisi-
Haber Yazıları, 20> Etki Faktörlü Q1 dergilerinde yayınlanan (listesi için tıklayınız)
bilimsel araştırmaların ekip arkadaşlarımız tarafından incelenip derlenmesi ile hazırlanmaktadır.
Kadir Has Üniversitesi, biyoinformatik ve genetik departmanında lisans öğrencisi.
Linkedin: https://www.linkedin.com/in/irem-doğruoğlu-681762201